"Aşkta sadece cinsel birliktelik değil, hayatı birlikte yaşama ve kucaklama isteği de önemlidir" diyen Prof. Dr. Sedat Özkan, şöyle konuşuyor: Temelinde aşk olan ilişkilerde cinsel yaşam oldukça renklidir. Cinsellik, derinleşen bir sevginin ifadesidir
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Konsültasyon- Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, ilişkileri etkileyen çevresel faktörler ve aşkla cinsel yaşam arasındaki farklara dair merak edilen soruları yanıtladı.
Aşkın yaşı var mı?
Aşkın yaşla başla ilgisi yoktur ama yaşla birlikte insanların aşklarını ifade ediş tarzı da değişir. Yaşlı olanlar içgüdülerin doyurulması konusunda daha seçici olurlar. Ahlaki kriterler, daha fazla ön plana çıkar. Diğer canlılardan farklı olarak insan; cinsel dürtülerini yalnızca güdülerine göre yaşamaz. Ahlaki değerler de önem kazanır. Yani nasıl karnımızı doyururken, sağlıklı tercihlerimiz varsa, cinselliğin doyurulması için de sağlıklı tercihlerimizin olması şarttır. Baskı ile içgüdülerin bastırılması yanlıştır.
Erkek mutluluk arar
Yaşlı erkek-genç kadın, genç kadın-yaşlı erkek aşklarının altında yatan nedenler nelerdir?
Bu ilişkileri genellemek doğru değildir. Bu tarz ilişkileri yaşarken başkalarına zarar vermemek esastır. Erkekler için 50-65 yaş arası bir özel dönemdir. Genelde erkekler bu yaş diliminde antropoza girerler. Bu yaş grubundaki erkekler, iş ve sosyal yaşamda başarılı olamadılarsa, yeni bir mutluluk arayışına yönelebilirler.
Duygu önemli
Günümüzde para ve sosyal statü, aşk hayatını nasıl etkiliyor?
Eşinin sosyal statüsü ne olursa olsun önce eş olarak algılamalı. Doyumsuz insanlar, para ya da sosyal statünün etkisiyle bir çekim yaşayabilir. Ama önemli olan psikolojik güçtür. Zengin olmak psikolojik açıdan kişiyi güçlü kılmaz. Kendine güvenmeyenler, sorumluluk anlayışı olmayanlar; para gücünü ortaya koymak için araba modellerini sosyal baskı aracı olarak kullanırlar. Bunlar severken, önemli görünmeyebilir. Ancak para ya da sosyal statü çekimi ile başlayan birliktelikler, ilişki devam ederken ciddi sorunlara neden olabilir.
Aşk engelliler var mı?
Her insanın sevebilme kapasitesi olduğu kanaatindeyim. Sevgi üretme kapasitesi olduğu halde sosyal-kültürel kısıtlama kişiyi hasta edebilir. Aşkını ifade etmekte sorunlar yaşayabilir. İç kısıtlamalar da aşkı ifade etmeye engel olabilir. Ruhsal rahatsızlıklar, geçmiş olumsuz deneyimler, yanlış modeller de kişinin aşkını ifade etmesinde sorun yaratabilir.
Romantik filmler olumlu etkiliyor!
'Love Story', 'Grace' ve 'Titanic' gibi efsane aşkları konu edinen filmlerin, müzikallerin aşk hayatı üzerinde etkisi var mı?
İnsanın sevdiği nesneyi yüceltme ihtiyacı vardır. Sevdiğini yüceltme narsizmin uzantısıdır. Efsaneleşen aşk hikâyelerinde de aşık olduğu kişiyi yücelttiklerini görüyoruz. Kısıtlayıcı, zarar verici, baskılayıcı bir tutum barındırmayan efsane aşk hikâyeleri, kişinin aşk hayatını olumlu yönde etkiler. 'Love Story' masum aşka, paylaşıma güzel bir örnektir.
Günümüzde ise 'Aşk-ı Memnu', 'Aşk ve Ceza', 'Ezel' gibi aşk hikâyelerine yer veren, ilgiyle takip edilen dizilerdeki aşklar, çiftleri nasıl etkiliyor?
Bu dizilere ilginin artması sosyal ve psikolojik olarak araştırılması gereken bir konudur. Kişi, insanoğlunun bastırdığı dürtüleri anlatan, heyecanlandıran ve merak duygusu uyandıran hikâyeleri ilgi çekici buluyor olabilir. Dizilerdeki aşkların bu kadar yakından takip edilmesi, toplumumuzdaki ilişkilerde umutsuzluğa ve doyumsuzluğa işaret eder. Bu tarz dizileri tutkuyla izlemek ve kendini kaptırmak, biyolojik ve düşünsel anlamda bir açlık olduğunu düşündürür. İlişkilerde ve evliliklerde baskılar olduğuna işaret eder.
Sağlıklı ilişkilerde cinsel sorunlar rahatlıkla aşılır!
Aşk cinsel yaşamı nasıl etkiliyor? Aşık çiftlerin aşk hayatı daha mı renkli?
Aşkın cinsel yaşam üzerinde olağanüstü etkileri vardır. İnsanın bütün hücrelerini harekete geçirir, sürekli birlikte olma arzusu aşkta temeldir. Aşkta sadece cinsel birliktelik değil, hayatı birlikte yaşama ve kucaklama isteği vardır. Cinsellik, yoğunlaşan ve derinleşen sevginin ifade tarzıdır. Doğru ve sağlıklı ilişkilerde, bireylerin cinsel sorunları rahatlıkla aşılır. Kişinin bireysel cinsel sorunları artıyor ise bu ilişkinin merkezinde sadece cinsellik vardır, diğer paylaşımlardan yoksundur. Bu da ortada sağlıklı bir ilişkinin olmadığının sağlam bir göstergesidir.
Aşk varsa kıskançlık yoktur onunla gurur duymak vardır
Kıskançlık aşkın belirtisi midir?
Bir insan, kanaatimce sevdiği karşı cinsin cinsel kimliğini kıskanır, kişiliğinin varoluşunu değil! Cinsel varlık alanı da sadakat gerektirir. Aşk, bireyselliği kısıtlayıcı değildir. Kısıtlayan tutum patolojiktir. Aşık olduğu kişinin mutluluğu ve başarısıyla gurur duyar.
Aşkkolikler ve sekskolikler birbirinden farklı mı?
Sekskolik olmak psikolojik bir rahatsızlıktır, dürtü kontrol bozukluğudur. Kişinin karşı cinsle yaşadığı duygusal ve fiziksel yoğunluk sekskolik olduğu anlamına gelmez. Sekskolikler mutlu bir ilişkide doyum sağlamalarına rağmen yeni bir partner arayışına girebilirler. Aşkkolik olmak ise biraz farklı bir durumdur. Kontrol bozukluğu değil, duygusal tatmin olamama halidir. Genellikle çocukluk dönemlerinde doyumsuzluk yaşamışlardır ya da kişilikleri itibariyle doyum gereksinimleri fazladır. Biraz çocuksu yapıdaki kişiliklerdir. Geçmişte sevgi nesnesi ile açık ya da örtülü olarak çatışma yaşamışlardır.
Çocuk,sevgisini göstermeyi anne babadan öğreniyor!
Çocukluk döneminde yaşananlar, aşk hayatını nasıl etkiliyor?
İnsanoğlunun davranışlarını şekillendiren unsurlar; genetik, öğrenimler ve yaşantılardır. Günümüzde ailenin yanı sıra sosyal iletişim araçlarının etkisi de yoğunlaşmıştır. Kız çocukları anneyi, erkek çocukları da babayı model alır. Çocuklar sevgiyi nasıl ifade edeceğini ebeveynlerden öğrenirler.
Aşkın güzellik ya da çirkinlikle ilişkisi var mı?
İlişkiyi başlatırken güzelliğin etkisi olabilir. Ancak sürdürürken merkezi konumda değildir. Eğer merkezdeyse sorun vardır.
Dinleyin ama küçümsemeyin
Olumlu iletişim:
Açık-dürüst ifadeler
Olumlu yaklaşım ve takdir
Dinleme becerisine sahip olup, sorularla karşınızdaki kişiyi anlama çabası
Şeffaf, katılımcı ilişki
Geçmiş sorunlar yerine çözüme ilişkin tutumlar
Hatalı tutumlar karşısında utanç, suçluluk duyguları yerine çözüme yönelik güven veren olumlu duygular
Olumsuz iletişim:
Eleştirme, şikayet etme
Küçümseme
Savunmada olma
İlgisiz tutum
İçe kapanma
Suçlayıcı, yargılayıcı dil
Sözel ya da fiziksel şiddet
Kaynak: sabah.com.tr