İşte anti-aging’den en son haberler.
Cilt bakımı teknolojilerindeki en son gelişmeler, aslında çok da yeni olmayan temel bir teori üzerineydi: Ortaya çıkan kanı, vücudun derece derece yaşlanmasında cilt yaşlanmasının tek örnek olmadığı ve kaçınılmaz çöküşün, küçük yaralanmalar sonucu meydana geldiği. Cilt hücreleri küçük kesiklerle mikroskobik olarak incelenmiş olsaydı, hiçbir zaman tam anlamıyla iyileşmedikleri, hatta zamanla bunların üzerine yenilerinin eklediği görülürdü. Peki yeni olan nedir? Elbette ki, bilimin umut veren yüzünün sunduğu bir çözüm var: Alışılmamış içerikleri -acil durum proteinleri, elektrik şarjları, vs.– günlük kremlerin içine, yüzünüzde oluşanları yok etmek üzere zerk etmek. Yani zararı oluşmadan önce önlemek.
Hayat Veren Elektirik
Daha önce de bahsedilen elektrik yüklemelerine gelince: Kozmetik formüllerini oluşturanlar, umut vadeden bu duyum üstüne parmak basıyor. Bilimsel araştırmalar, bioelektriğin aynı zamanda cildimizin, kalbimizin ve sinir hücrelerimizin arkasındaki itici gücü besleyen ve bu gücün tekrar yüklenmesini sağlayan enerjinin bir versiyonu olduğunu gösteriyor.
Bioelektrik gerçekleştiğinde, aynı zamanda yaraların iyileşmesi için anahtar bir etken olur. 1830’ların başında yaralı dokunun elektrik ürettiği gözlemlenmiştir. Buna rağmen kesin nedeni anlaşılamamıştır. Bilim insanları, gerekli yakıtın hücreler arasında hareket ederek ihtiyaç duyulan yere ilerlediğini artık biliyorlar.
Yüzüne Şok İsteyen?
Yüzünüze şokun iyi gelebileceği fikrine ne dersiniz? Bu fikir, ünlülerin sevgilisi olan yüz bakım uzmanları Tracie Martyn, Susan Ciminelli ve Koanna Vargas gibi, senelerdir “microcurrent” tedavisi uygulayan isimler için, hiç de sürpriz değil. Kate Somerville, çılgınca popüler olan L.A’deki kliniğinde, yanakları ve gıdıyı çok hafifçe ve nazikçe iki set metalik çubukla sıkılaştırıp iteleyerek kendine getiriyor. Sonuç, mükemmel bir beceriyle, heykel gibi yontulmuş elmacık kemikleri, kaldırılmış kaşlar…
Değerli Taş Faktörü
Kremler için birazcık çabayla LaMer, ilk defa “paizoelektricity” (mekanik enerjinin elektrik şarjına dönüştürülmesi) konusuna vurgu yapıyor. “The Body Refiner” ürününü elmas tozu benekleriyle ovalanmış, piezoelektrik şarjlı “torumaline” parçacıkları içeriyor. LaMer’in açıklamasına göre ürünü cilde yedirmek, bu değerli taşların enerjisini, mini bir jeneratör gibi hareket ederek elektrik enerjisine çevirmektedir. Bu da, sadece mikrosirkülasyonu canlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda cildin bioelektriğini de değiştirir.
Neutrogena, bioelektrik konusunda derinlemesine çalışma yapan ilk markadır ve özellikle “biomimetiks”e parmak basmaktadır. (Biomimetiks: Biyolojik sistemleri kopyalamada, teknolojiyi kullanan bilimdir.) Neutrogena’nın “Clinical” koleksiyonu, bakırla kaplanmış çinko partikülleri içermektedir. Buna rağmen bu partikülleri hissedemezsiniz. Bir akım yaratmak, hücreleri canlandırır ve tıpkı yaralı hücreleri iyileştirmek için harekete geçip birbirlerini çektikleri gibi birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlar. Esas fikir, vücudun alışık olduğu ve bildiği; fakat on yıllar boyunca unutmuş olduğu doğal, ana mekanizmayı uyanışa geçirmektir. Sonuç olarak, markaların çalışmalarındaki deneylerde, sekiz haftanın sonunda uygulanan rejimle birlikte cildin yüzde 20 oranında sıkılaştığı kanıtlanmıştır.