Gelin Kaynana Savaşlarının Mitolojik Hikâyelere Kadar Uzandığını Biliyor muydunuz?
Erkek annesi olmanın avantajlarını sonuna kadar kullanmaya çalışan ve biricik oğullarını aileye sonradan katılan bir kadınla paylaşma konusunda sıkıntı yaşayan annelerin sadece günümüzde olduğunu sanmayın. Bu mesele insanlık tarihi kadar eski…
Geçmişten bugüne gelin kaynana savaşlarını Hisar Intercontinental Hospital Psikiyatri Uzmanı Dr. Bilal Ersoy’dan öğrendik…
Kadim Yunan mitolojisinde, güzellik tanrıçası Afrodit, Oğlu Eros’un güzelliği dillere destan Psike’ye âşık olmasına katlanamaz ve Psike’ye yapmadığını bırakmaz. Tanrıça Afrodit ile gelini Psike arasında yaşananların, gelin-kaynana çatışmasının insanlık tarihi kadar eski olduğunun kanıtı olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Ersoy; ‘Ruhun güzelliğini, sevgisini, korkularını, çelişkilerini, olgunlaşma sürecindeki acısını ve huzura ulaşmasını simgeleyen bu mitostaki Psyche (ruh) bir kelebek ile sembolize edilir. Çünkü kelebek de tıpkı ruhumuz gibi zorlu bir olgunlaşma sürecinden geçer. Psikoloji kelimesinin kökü “psike” bu mitolojik hikâyeden gelir.’ diye konuştu.
Evlilik Yeni Bir Kurumdur; Erkeğin Yetiştiği Aileye Yapılan Bir Ekleme Değil!
Gelin ile kaynana arasında yaşananlar, kız çocuğunun annesiyle yaşadığı rekabetin bir türevidir. Geleneklerimiz çiftleri, eşlerinin ebeveynlerine “anne”, “baba” demeye zorlar. Mutsuz evlilikler ve cinsel kimlik çatışmaları nedeniyle anneler erkek çocuklarını sahiplenirler. Ayrımlaşma ve bireyleşme sağlıklı gelişmediği için evliliklerde bu yapışıklığın çözülmemesi bir krize dönüşür. Anadolu’da evlilik, ailesinden çıkan iki insanın kurduğu yeni bir kurumdan çok, erkeğin yetiştiği aileye bir eklemlenme olarak algılanır. Soyadı ile ilgili yasal düzenleme, bir yanıyla bu gelenek ve algının bir uzantısıdır. Genç “ kız alınır”, başka bir aileye “gelin gider”.
Kadının Görevi Güzel Olmak; Erkeğin Görevi Eve Ekmek Getirmek Olmamalıdır!
Ataerkil toplumlarda genç kadından ev içinde becerikli olması, erkeğe bakım vermesi ve biat etmesi beklenir. Güzellik, kadın için vazgeçilmezdir. Erkekten beklenen ise eve ekmek getirmesi ve belirli bir statüde olmasıdır. Eros ve Psike’nin hikâyesinde Afrodit, güzellik üzerinden bir rekabete girer gelin adayıyla. Psike ile Eros’un yasak aşkı ortaya çıkınca ve Psike Eros’a talip olunca işkencesine başlar. Psike, kültürümüzde, özellikle taşrada yaygın olarak gördüğümüz ev içi psikolojik baskıya maruz kalır. Ev içinde ve dışında zorlu görevlerle yıldırmaya çalışır. Biricik oğlunu kimseyle paylaşmak istemez Afrodit. Aslında aralarında bir güç ve iktidar mücadelesi başlar. Çünkü ataerkil toplumlarda erkeğe sahip olmak, iktidar ve güce sahip olmak demektir. Kaynana, bir yandan iktidarını ve gücünü kabul ettirmeye çalışırken, bir yandan da gelini zorlu bir sınavdan geçirir.
Klasik Yunan Mitolojisi ataerkil bir tiranlığı anlatır.
Baş tanrı Zeus güçlü ve cinsel yönden aktif bir erkek tanrıdır. Psike Tanrıların ülkesi Olympos’a (yani erkeğin evine) ve tanrısallığa (yani erkeğin soyuna) kabul edilmeden önce sınavdan geçirilir. Toplumumuzda erkeğin annesinin gelin adayını hamamda görmesi, “kız isteme” sırasında gelinin kahve yapması ile sembolize edilen maharetini görme geleneği Psike’nin başından geçenlerden çok da farklı değildir. Bakım verme ataerkil toplumlarda kadına biçilen roldür. Afrodit, biricik oğluna bakım verecek Psike’nin yeterliliğini ölçer.
Evlilik, kadınlar (gelin ve kaynana) arasında, kökleri çocuklukta (3-6yaş arası dönemde) atılan rekabet duygularını harekete geçirir. Bizimki gibi, geniş aile olmaya meyilli, çözülmemiş rekabet çatışmaları olan toplumlarda evlilik, kaynananın iktidarını, gelinin olgunluğunu kanıtlamaya çalıştığı bir çatışmaya döner. Çoğu zaman erkek, annesi ile eşinin arasında kalır.
Çekirdek aileye, kişilerin özerkliği ve farklılıklarına, çocuklarımızın erişkin olduklarındaki seçimlerine saygı duyma kapasitemiz, toplumun ve bireyin ruhsal gelişmişliğinin önemli bir göstergesidir. Gelin kaynana ilişkisi, rekabet, kıskançlık, ayrımlaşma-bireyleşme gibi ruhsal olgunluğun önemli bileşenlerinin yoğunlaştığı bir çatışma alanıdır. Dolayısıyla mutlu ve olgun ebeveynler, mutlu ve özerk çocuklar yetiştirmeden gelin kaynana çatışması da son bulamayacağa benzer.
Erkek annesi olmanın avantajlarını sonuna kadar kullanmaya çalışan ve biricik oğullarını aileye sonradan katılan bir kadınla paylaşma konusunda sıkıntı yaşayan annelerin sadece günümüzde olduğunu sanmayın. Bu mesele insanlık tarihi kadar eski…
Geçmişten bugüne gelin kaynana savaşlarını Hisar Intercontinental Hospital Psikiyatri Uzmanı Dr. Bilal Ersoy’dan öğrendik…
Kadim Yunan mitolojisinde, güzellik tanrıçası Afrodit, Oğlu Eros’un güzelliği dillere destan Psike’ye âşık olmasına katlanamaz ve Psike’ye yapmadığını bırakmaz. Tanrıça Afrodit ile gelini Psike arasında yaşananların, gelin-kaynana çatışmasının insanlık tarihi kadar eski olduğunun kanıtı olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Ersoy; ‘Ruhun güzelliğini, sevgisini, korkularını, çelişkilerini, olgunlaşma sürecindeki acısını ve huzura ulaşmasını simgeleyen bu mitostaki Psyche (ruh) bir kelebek ile sembolize edilir. Çünkü kelebek de tıpkı ruhumuz gibi zorlu bir olgunlaşma sürecinden geçer. Psikoloji kelimesinin kökü “psike” bu mitolojik hikâyeden gelir.’ diye konuştu.
Evlilik Yeni Bir Kurumdur; Erkeğin Yetiştiği Aileye Yapılan Bir Ekleme Değil!
Gelin ile kaynana arasında yaşananlar, kız çocuğunun annesiyle yaşadığı rekabetin bir türevidir. Geleneklerimiz çiftleri, eşlerinin ebeveynlerine “anne”, “baba” demeye zorlar. Mutsuz evlilikler ve cinsel kimlik çatışmaları nedeniyle anneler erkek çocuklarını sahiplenirler. Ayrımlaşma ve bireyleşme sağlıklı gelişmediği için evliliklerde bu yapışıklığın çözülmemesi bir krize dönüşür. Anadolu’da evlilik, ailesinden çıkan iki insanın kurduğu yeni bir kurumdan çok, erkeğin yetiştiği aileye bir eklemlenme olarak algılanır. Soyadı ile ilgili yasal düzenleme, bir yanıyla bu gelenek ve algının bir uzantısıdır. Genç “ kız alınır”, başka bir aileye “gelin gider”.
Kadının Görevi Güzel Olmak; Erkeğin Görevi Eve Ekmek Getirmek Olmamalıdır!
Ataerkil toplumlarda genç kadından ev içinde becerikli olması, erkeğe bakım vermesi ve biat etmesi beklenir. Güzellik, kadın için vazgeçilmezdir. Erkekten beklenen ise eve ekmek getirmesi ve belirli bir statüde olmasıdır. Eros ve Psike’nin hikâyesinde Afrodit, güzellik üzerinden bir rekabete girer gelin adayıyla. Psike ile Eros’un yasak aşkı ortaya çıkınca ve Psike Eros’a talip olunca işkencesine başlar. Psike, kültürümüzde, özellikle taşrada yaygın olarak gördüğümüz ev içi psikolojik baskıya maruz kalır. Ev içinde ve dışında zorlu görevlerle yıldırmaya çalışır. Biricik oğlunu kimseyle paylaşmak istemez Afrodit. Aslında aralarında bir güç ve iktidar mücadelesi başlar. Çünkü ataerkil toplumlarda erkeğe sahip olmak, iktidar ve güce sahip olmak demektir. Kaynana, bir yandan iktidarını ve gücünü kabul ettirmeye çalışırken, bir yandan da gelini zorlu bir sınavdan geçirir.
Klasik Yunan Mitolojisi ataerkil bir tiranlığı anlatır.
Baş tanrı Zeus güçlü ve cinsel yönden aktif bir erkek tanrıdır. Psike Tanrıların ülkesi Olympos’a (yani erkeğin evine) ve tanrısallığa (yani erkeğin soyuna) kabul edilmeden önce sınavdan geçirilir. Toplumumuzda erkeğin annesinin gelin adayını hamamda görmesi, “kız isteme” sırasında gelinin kahve yapması ile sembolize edilen maharetini görme geleneği Psike’nin başından geçenlerden çok da farklı değildir. Bakım verme ataerkil toplumlarda kadına biçilen roldür. Afrodit, biricik oğluna bakım verecek Psike’nin yeterliliğini ölçer.
Evlilik, kadınlar (gelin ve kaynana) arasında, kökleri çocuklukta (3-6yaş arası dönemde) atılan rekabet duygularını harekete geçirir. Bizimki gibi, geniş aile olmaya meyilli, çözülmemiş rekabet çatışmaları olan toplumlarda evlilik, kaynananın iktidarını, gelinin olgunluğunu kanıtlamaya çalıştığı bir çatışmaya döner. Çoğu zaman erkek, annesi ile eşinin arasında kalır.
Çekirdek aileye, kişilerin özerkliği ve farklılıklarına, çocuklarımızın erişkin olduklarındaki seçimlerine saygı duyma kapasitemiz, toplumun ve bireyin ruhsal gelişmişliğinin önemli bir göstergesidir. Gelin kaynana ilişkisi, rekabet, kıskançlık, ayrımlaşma-bireyleşme gibi ruhsal olgunluğun önemli bileşenlerinin yoğunlaştığı bir çatışma alanıdır. Dolayısıyla mutlu ve olgun ebeveynler, mutlu ve özerk çocuklar yetiştirmeden gelin kaynana çatışması da son bulamayacağa benzer.
Kategori:
Yaşam