Eskiden evlilik belli bir sınıfa özgü olmayan bir kavramdı. Ama artık durum öyle değil.
2008 yılında ABD'de üniversite eğitimi almış 30 yaş grubu kişiler arasındaki evlilik oranları üniversite eğitimi almamış yaşıtları arasındaki evlilik oranlarını ilk kez geçti. Amerikan kadınlarının eğitim düzeyleri arttıkça ve bu kadınlar daha çok ekonomik bağımsızlığa kavuştukça, evlenme eğilimleri de o ölçüde artıyor.
EVLENME ORANLARINDAKİ LİSANS ÜSTÜ EĞİTİM FARKI
Peki, üniversite eğitimi sonrası lisans üstü eğitimi alanlarda durum nasıl? Bir yüksek lisans ya da doktora derecesine sahip olmanın kişilerdeki evlenme eğilimiyle bir ilgisi var mi?
Eğitim seviyesi ve evlenme eğilimi arasındaki ilişki üniversite sonrası eğitimlerine devam eden kişiler için de geçerliliğini koruyor. Şu anda orta yaş grubundaki lisans üstü eğitimini tamamlamış kadınlar arasındaki evlenme oranı sadece lisans eğitimi almış kadınlar arasındaki evlenme oranlarından daha yüksek.
FEMİNİZMİN GELECEĞİ
Peki, evlilikle ilgili ortaya çıkan bu yeni tabloyu nasıl değerlendirmeliyiz? Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, bu tabloyu şöyle değerlendiriyor:
"Eğitim seviyesi en yüksek olan kadınlar ekonomik özgürlüğe en çok sahip olan kadınlar. Mesele kadınların bu özgürlüğü nasıl kullanmayı tercih ettikleriyle ilgili. Maddi imkânları nedeniyle bekar bir hayat sürmeye güçleri yettiği halde, eğitimli kadınlar evlilikten uzaklaşmıyor fakat sahip oldukları bu maddi gücü evlilikteki görev ve sorumlulukların daha eşitlikçi bir şekilde dağılımını sağlamak için kullanıyorlar.
Geçmişte yüksek eğitimli kadınlar pek de hoş olmayan bir seçim yapmak zorundaydılar: ya erkeğin egemen olduğu bir evlilik yapmayı kabul edecek ya da evlenme ve çocuk sahibi olma hayallerinden tamamen vazgeçeceklerdi. Şimdiyse, kadınların özgürlüklerinden ödün vermeden istikrarlı bir evlilik hayatı içinde çocuklarını yetiştirme imkânı var.
O zaman kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmaları onların evlilik kurumunu tamamen reddetmelerine sebep olmadı, eğitimli kadınlar sadece evlilik anlayışında bir değişim ve dönüşümü başlattılar diyebiliriz. "Yeni" Amerikan evlilik anlayışı ve bu evliliğin her iki eşin de eşit katkı yapması ve sorumluluk almasıyla ayakta duracağı düşüncesi feminist söylemi zayıflatmıyor, aksine güçlendiriyor. Bu anlayış erkeklerin hem evde hem işte çalışmasını gerektiriyor."
2008 yılında ABD'de üniversite eğitimi almış 30 yaş grubu kişiler arasındaki evlilik oranları üniversite eğitimi almamış yaşıtları arasındaki evlilik oranlarını ilk kez geçti. Amerikan kadınlarının eğitim düzeyleri arttıkça ve bu kadınlar daha çok ekonomik bağımsızlığa kavuştukça, evlenme eğilimleri de o ölçüde artıyor.
EVLENME ORANLARINDAKİ LİSANS ÜSTÜ EĞİTİM FARKI
Peki, üniversite eğitimi sonrası lisans üstü eğitimi alanlarda durum nasıl? Bir yüksek lisans ya da doktora derecesine sahip olmanın kişilerdeki evlenme eğilimiyle bir ilgisi var mi?
Eğitim seviyesi ve evlenme eğilimi arasındaki ilişki üniversite sonrası eğitimlerine devam eden kişiler için de geçerliliğini koruyor. Şu anda orta yaş grubundaki lisans üstü eğitimini tamamlamış kadınlar arasındaki evlenme oranı sadece lisans eğitimi almış kadınlar arasındaki evlenme oranlarından daha yüksek.
FEMİNİZMİN GELECEĞİ
Peki, evlilikle ilgili ortaya çıkan bu yeni tabloyu nasıl değerlendirmeliyiz? Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, bu tabloyu şöyle değerlendiriyor:
"Eğitim seviyesi en yüksek olan kadınlar ekonomik özgürlüğe en çok sahip olan kadınlar. Mesele kadınların bu özgürlüğü nasıl kullanmayı tercih ettikleriyle ilgili. Maddi imkânları nedeniyle bekar bir hayat sürmeye güçleri yettiği halde, eğitimli kadınlar evlilikten uzaklaşmıyor fakat sahip oldukları bu maddi gücü evlilikteki görev ve sorumlulukların daha eşitlikçi bir şekilde dağılımını sağlamak için kullanıyorlar.
Geçmişte yüksek eğitimli kadınlar pek de hoş olmayan bir seçim yapmak zorundaydılar: ya erkeğin egemen olduğu bir evlilik yapmayı kabul edecek ya da evlenme ve çocuk sahibi olma hayallerinden tamamen vazgeçeceklerdi. Şimdiyse, kadınların özgürlüklerinden ödün vermeden istikrarlı bir evlilik hayatı içinde çocuklarını yetiştirme imkânı var.
O zaman kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmaları onların evlilik kurumunu tamamen reddetmelerine sebep olmadı, eğitimli kadınlar sadece evlilik anlayışında bir değişim ve dönüşümü başlattılar diyebiliriz. "Yeni" Amerikan evlilik anlayışı ve bu evliliğin her iki eşin de eşit katkı yapması ve sorumluluk almasıyla ayakta duracağı düşüncesi feminist söylemi zayıflatmıyor, aksine güçlendiriyor. Bu anlayış erkeklerin hem evde hem işte çalışmasını gerektiriyor."
Kategori:
aşk ve evlilik